BAYBURT,
BAYBURT:
Bayburt’un Tarihi
Tarih Öncesi Dönem
Mevcut kaynaklara göre Bayburt Şehrinin tarihi M.Ö. 3000’ li yıllara kadar uzanmaktadır.
Mevcut kaynaklara göre Bayburt Şehrinin tarihi M.Ö. 3000’ li yıllara kadar uzanmaktadır.
Şehir Azziler tarafından kurulmuştur. Bayburt M.Ö. 770-665 yılları arasında Kimmer ve İskitlerin akınlarına uğramıştır. Daha sonra bölgeye Haldiler hakim olmuştur. Kısa bir süre Med’lerin eline geçen bölge daha sonra Pers hakimiyetine girmiştir.
Xenophan, Anabasis adlı eserinde Bayburt’tan büyük, kalabalık ve zengin bir şehir olarak bahsetmektedir. O zamanki adı Gymnias olan Bayburt bir İskit şehridir. İskitler bizim saka olarak tanımladığımız Türklerdir. Bayburt yaklaşık olarak 5000 yıllık bir Türk şehridir.
M.Ö.2 Y.Y. dan itibaren Pontus krallığına bağlı olan Bayburt M.Ö. 40’lı yıllarda Roma hakimiyetine girmiştir. Urartular tarafından yapılan Bayburt Kalesi Roma İmparatoru Justinianus döneminde onarım görmüştür. M.S. 705 yılında Emevilerin eline geçen Bayburt 715 yılında Bizanslılar tarafından geri alınmıştır. 850 yılından sonra Türklerle Bizanslılar arasında sürekli savaşlara sahne olan Bayburt, artık Müslüman Türklerin yerleşmeye başladıkları bir yer olmuştur.1048 yılına gelindiğinde bölge artık yoğun Türk nüfusuyla meskundur.
Osmanlı Dönemi
1054 yılında Bayburt Selçuklular tarafından fethedilmiştir. 1081 yılında Bayburt Selçuklu Devletine bağlı olan Saltuk oğullarının ve ardından Mengücek oğullarının egemenliğine girmiştir. Daha sonra Danişmentlilerin , ondan sonra da Bizanslıların eline geçen Bayburt’u Trabzon Valisi Teodor Gabras geri alarak kendi egemenliğini ilan etmiştir. Bayburt Moğol istilasıyla büyük bir yıkıma uğramıştır. 60.000 kadar Türkmen kitlesinin yerleştiği Bayburt Bölgesinden , 1000 kadar Türkmen bölgeye zarar veriyor gerekçesiyle Denizli taraflarına gönderilmişlerdir. Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ ın kardeşi Mugusiddin Tuğrul Şah 1200 – 1230 yılları arasında Bayburt kalesini yeniden yaptırırcasına tahkim ettirmiştir.Bayburt Kalesine Çin-ü Maçün kalesi de denilmektedir. Bunun sebebi kalenin Batı ve Güney dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor firüze çinilerin kullanılmış olmasıdır.
1054 yılında Bayburt Selçuklular tarafından fethedilmiştir. 1081 yılında Bayburt Selçuklu Devletine bağlı olan Saltuk oğullarının ve ardından Mengücek oğullarının egemenliğine girmiştir. Daha sonra Danişmentlilerin , ondan sonra da Bizanslıların eline geçen Bayburt’u Trabzon Valisi Teodor Gabras geri alarak kendi egemenliğini ilan etmiştir. Bayburt Moğol istilasıyla büyük bir yıkıma uğramıştır. 60.000 kadar Türkmen kitlesinin yerleştiği Bayburt Bölgesinden , 1000 kadar Türkmen bölgeye zarar veriyor gerekçesiyle Denizli taraflarına gönderilmişlerdir. Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ ın kardeşi Mugusiddin Tuğrul Şah 1200 – 1230 yılları arasında Bayburt kalesini yeniden yaptırırcasına tahkim ettirmiştir.Bayburt Kalesine Çin-ü Maçün kalesi de denilmektedir. Bunun sebebi kalenin Batı ve Güney dış yüzeylerinde tezyinat olarak mor firüze çinilerin kullanılmış olmasıdır.
Bayburt 14. Y.Y. da Akkoyunlu Devletinin kuruluş ve tarih sahnesine çıkış yeri olmuştur. Akkoyunlu İdaresi 17 Ekim 1514’ te Yavuz Sultan Selim’ in veziri Bıyıklı Mehmet paşa’nın Bayburt’ un fethiyle görevlendirilmesine ve fethin gerçekleşmesine kadar sürmüştür. Fetihten sonra Osmanlılarca Sancak Merkezi yapılmış Erzurum, Tekman ve İspir Bayburt’a bağlanmıştır.Bayburt’ ziyaret eden Evliya Çelebi Fatih’in 3000 Tireliyi Bayburt’ta iskana mecbur ettiğini yazmaktadır.
1828 yılında Ruslarca işgal edilen Bayburt Serasker Osman Paşanın topladığı kuvvetlerle Rusları Aydıntepe’ de büyük bir bozguna uğratmıştır. Ancak daha sonra takviye kuvvetlerle geri dönen Ruslar , Serasker Osman Paşayı Kelkite kadar geri çekilmek zorunda bırakmışlardır. Ruslar Aydıntepe’ de yenilmenin etkisiyle Bayburt’u yakıp yıkmışlardır. Fransız gezgin Texie Rusların bu tahribatını anlatmaktadır. Bu işgalin acısı Bayburt’lu Zihni’ nin ünlü koşmasında dile getirilmektedir.
Cumhuriyet Dönemi
16 Temmuz 1916 da Bayburt’a giren Rus Kuvvetleri ve onların işbirlikçisi Ermeniler halka pek çok zulüm yapmışlardır. Ermeniler 1918 yılının Şubat ayında yüzlerce Bayburtluyu Taş mağazalara doldurmuşlar ve diri , diri yakmışlardır. Bayburt bu işgalden 21 Şubat 1918 tarihinde kurtulmuştur. Bu işgal esnasında muhacir olarak Anadolu’nun iç kesimlerine giden Bayburtlular kurtuluşla birlikte yurtlarına geri dönmüşlerdir.
Çorumdan dönenler Çorumda gördükleri Saat Kulesinin bir örneğini de Bayburt’ta yaparak Türkiye Cumhuriyetinin 1. kuruluş yıl dönümü olan 29 Ekim 1924 yılında hizmete sokmuşlardır. 1927’ ye kadar Erzurum’ a bağlı olan Bayburt bu tarihte Gümüşhane’ye bağlandı. 21.06.1989 tarihinden itibaren 3578 sayılı yasa ile il statüsüne kavuştu.
Bayburt’ın Tarihi Yerleri
Bayburt Kalesi
Zigana ve kop dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz’i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı , önemi, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur.
Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle yapıldığı bilinmemektedir . İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de , Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi’nin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve mücadele rinde rol oynadığı anlaşılmaktadır . Khorenli Movses’den öğrenildiğine göre Bağrat’ ların geliştikleri devrede 1. asırda Bağrat’lı Piurad oğlu “Senbad” (Asbed) süvari başbuğu ve batı ordusu başkumandanı olarak atabeyliğini yaparak kurduğu hükümdar çocuklarını kendi müstahkem yerleri olan “Pepert” yani Bayburt Kalesi’ne 58 yıllarından önce kurulduğu ortaya çıkmaktadır.
Zigana ve kop dağlarından aşılarak ulaşılan Bayburt kalesi aynı zamanda Karadeniz’i Basra körfezine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Bu yolu izleyen her seyyahın uğradığı kalenin adı , önemi, ihtişamı ve günlük yaşamıyla ilgili pek çok bilgi mevcuttur.
Şehrin kuzeyinde yalçın kayalar üzerinde inşa edilmiş olan kalenin kimler tarafından yapıldığı kesinlikle yapıldığı bilinmemektedir . İlk yapının Ermenilere ait olduğu öne sürülse de , Bağrat sülalesi zamanında (885 – 1044) varlığından söz edilen Bayburt Kalesi’nin çok daha önce miladın ilk yüz yıllarında mahalli prens ve mücadele rinde rol oynadığı anlaşılmaktadır . Khorenli Movses’den öğrenildiğine göre Bağrat’ ların geliştikleri devrede 1. asırda Bağrat’lı Piurad oğlu “Senbad” (Asbed) süvari başbuğu ve batı ordusu başkumandanı olarak atabeyliğini yaparak kurduğu hükümdar çocuklarını kendi müstahkem yerleri olan “Pepert” yani Bayburt Kalesi’ne 58 yıllarından önce kurulduğu ortaya çıkmaktadır.
Aydıntepe Yer Altı Şehri
Bayburt’un Aydıntepe ilçesinde yer alan kent , tüf içerisinde , yüzeyden 2-2,5 metre derinde başka yapı malzemesi kullanmadan ana kayaya oyulmuş galeriler , tonozlu odalar ve bu odaların açıldığı daha geniş mekanlardan oluşmaktadır . Yaklaşık bir metre genişliğinde ve 2 ile 2,5 metre yüksekliğinde tonoz örtülü galeriler yer yer her iki yana genişlemektedir . (3 x 8 Metre ) Kareye yakın planlı odalar bu mekana açılmaktadır. Ayrıca gözetleme mekanlarının oluşturduğu havalandırma amaçlı konik biçimdeki deliklerin , galeri odalarını aydınlatmak için duvarlara delik açıldığı gözlenmektedir . Halen kazı çalışmaları devam edilen kent hakkında şu an ileri sürülen iki görüş öne sürülmektedir , bunlardan biri ; bu kentin , bölgede daha önce sözü edilen Halde şehrine ait olduğu , Halde’nin “Khalde” olduğu eski ismi Hart (Aydıntepe) olan ilçenin isminin de “Halt” dan geldiği görüşü mevcuttur . Diğer görüşe göre ; Hart’ta bu yer altı kentinden başka Geç Roma Erken Bizans devirleri arasında yer alan bir mezarın ortaya çıkarılması , Hıristiyanlığın henüz yerleşmediği bir devirde bu bölgenin bir sığınak teşkil ettiği, Romalılar tarafından kovulan ilk Hıristiyanların bu bölgeye geldikleri ve sığındıkları , yer altı kentinde bu Erken Hıristiyanlık dönemine ait olabileceğidir.
Saruhan Kalesi
İlin merkezine 35 km. mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir . Trabzon’da bulunan Pontus İmparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane , Bayburt, Kelkit ve Erzincan 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır. Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir .
Bu kalelerden başka , Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde , harabe durumunda olan Demirözü ilçesine bağlı ve ilin merkezine 40 km. mesafede Bayrampaşa köyünde bulunan kale kalıntıları , yine ilin merkezine 42 km. mesafede bulunan Kitre Köyü kale kalıntıları ve ilin merkezine 27 km. mesafede bulunan Çayoryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur .
İlin merkezine 35 km. mesafede bulunan Saruhan köyündeki kalenin gözetleme amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir . Trabzon’da bulunan Pontus İmparatoru Mithridates savunma amacı ile Gümüşhane , Bayburt, Kelkit ve Erzincan 75 adet kale yaptırdığı tarihi kayıtlarda mevcuttur Bu kalenin onlardan biri olduğu sanılmaktadır. Kalede tarihi aydınlatacak herhangi bir kitabe mevcut değildir .
Bu kalelerden başka , Saruhan kalesi gibi savunma ve gözetleme amacı ile kurulan ancak günümüzde , harabe durumunda olan Demirözü ilçesine bağlı ve ilin merkezine 40 km. mesafede Bayrampaşa köyünde bulunan kale kalıntıları , yine ilin merkezine 42 km. mesafede bulunan Kitre Köyü kale kalıntıları ve ilin merkezine 27 km. mesafede bulunan Çayoryolu (Sünür) köyü kale kalıntıları mevcuttur .
Varzahan Kiliseleri (Uğrak Kiliseleri)
Bayburt’un 10 km. kuzeybatısında bulunan bu kilise ilk kez A.H.Layart tarafından görülmüş ve daha sonra H.F.Tozer, E.Warkworth, H.B.Lynch, W.Bachmann, J.Strzgowski, D.Winefield ve J.Wainwright tarafından incelenmiştir. Günümüze yalnızca kalıntıları gelebilen bu bölgede X.-XIII.yüzyıllar arasında yapılmış çok sayıda kilise bulunmaktadır. Nitekim bazı kaynaklarda Ortaçağda kiliselerin olduğu bu yerde Varzahan kentinin bulunduğundan da söz edilmektedir.
Bayburt’ta günümüze gelebilen üç kilise köye egemen bir tepe üzerinde yapılmıştır. Bunlar XII.yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bu kiliselerden bir tanesi Oktogon, diğeri de Yunan haçı planlıdır. Üçüncüsünün plan düzeni yıkılmış olduğundan anlaşılamamıştır.
Varzahan Oktogonu sekiz köşeli bir yapı olup, günümüze oldukça iyi bir durumda gelmiştir. Kilisenin yalnızca kuzeydoğu duvarı yıkılmıştır. Apsit doğu cephesinde olup, dışarıya doğru çıkıntı yapmaktadır. Yapının içerisindeki köşe ayakları ve sekiz köşeli, altı sütun ana duvarların içerisinde bir koridor oluşturmaktadır. Ancak buradaki sütunlar duvarlarla bağlantısız olup, kemerlerle birbirine bağlanmıştır. Sütunların balık kılçığı motifli sütun başlıkları bulunmaktadır. Oktogonun köşe trompları üzerine oturan bir kubbe ile örtülü olduğu sanılmaktadır. Bu oktogon kireç taşından özenli bir işçilikle yapılmıştır. Duvarların dış yüzlerinde üç köşeli nişler bulunmakta olup bunlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Ayrıca buradaki burmalı ve yarım sütunlar da onları tamamlamıştır. Dış cephedeki bu mimari elemanlar gotik üslubu yansıtmaktadır. Bununla beraber yapıda İran ve Selçuklu etkisi de görülmektedir.
Dede Korkut Türbesi
İlimin güney doğusunda merkeze bağlı 39 km. mesafedeki Masat köyünün hemen çıkışında yapılış şekli ve mimari tarzı ile çok eskilere uzanan ve halk arasında Alî Baba diye geçen türbe Alî Baba (Büyük Baba) anlamında kullanılan ve bütün Türk dünyasını yakından ilgilendiren, Dede Korkut’a ait olduğu söylenen türbedir . Türbenin üzerinde eski Türkçe 718 rakamı görülmektedir . Yapılış şekli ve kullanılan malzeme bakımından adı geçen kişiye ait olabilecek karakterdedir. Anıt türbe Orhan Şaik Gökyay’ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında resimli olarak yer almaktadır .
Dede Korkut Türbesi
İlimin güney doğusunda merkeze bağlı 39 km. mesafedeki Masat köyünün hemen çıkışında yapılış şekli ve mimari tarzı ile çok eskilere uzanan ve halk arasında Alî Baba diye geçen türbe Alî Baba (Büyük Baba) anlamında kullanılan ve bütün Türk dünyasını yakından ilgilendiren, Dede Korkut’a ait olduğu söylenen türbedir . Türbenin üzerinde eski Türkçe 718 rakamı görülmektedir . Yapılış şekli ve kullanılan malzeme bakımından adı geçen kişiye ait olabilecek karakterdedir. Anıt türbe Orhan Şaik Gökyay’ın 1986 basımı Dede Korkut Hikayeleri Kitabında resimli olarak yer almaktadır .
Bayburt Evleri
Türk sivil mimarisinin örneklerini bir araya toplamıştır. Bu evlerin mimarisi ve yapı malzemeleri genellikle iki veya üç katlı olup karkas yapı malzemesini kapsamaktadır. Bu evlerde avlu ve sofa çevresinde odalar yerleştirilmiştir. Bayburt evi bütün bölümlerinin yanı sıra, terek, kurun, teci, kehriz, caş taşı, ambar, yüklük, ocak, kahvelik, keyveni direği, fort bacası, hepen, güvercin bacası, kırman gibi bölümleri de kapsamaktadır. Ayrıca dam denilen ahır ve samanlık bölümü de merek diye isimlendirilmiş olup, evleri tamamlamaktadır. Yapı malzemesinde kullanılan taşlar Bayburt’un yöresel taşlarıdır.
Bayburt’un yetiştirmiş olduğu taşçı ustaları Anadolu’nun bir çok yerinde sivil mimari örneklerini ortaya koymuşlardır.
Bayburt’un yetiştirmiş olduğu taşçı ustaları Anadolu’nun bir çok yerinde sivil mimari örneklerini ortaya koymuşlardır.
Ulu Camii
Anadolu Selçuklu Sultanlarından II. Gıyaseddin Mesut (1282 – 1298) zamanında yaptırıldığı kabul edilen caminin pek çok onarımlar gördüğü bilinmektedir. Son olarak 1967 yılında tümü ile ele alınıp ana plana uygun olarak yaptırılan caminin minaresi , mihrap önü kubbesine geçişi sağlayan mukarnaslı tromplardan bir kaçı ve asıl ibadet alanına açılan iki kapı orijinal yapıdan kalmaktadır . Caminin kuzey doğusunda bulunan minaresinin kaidesinde geçirdiği son büyük onarımı belgeleyen 1850 tarihli kitabe bulunmaktadır . Kare kaideli minarenin sekiz yüzlü pabuçluğunda ve yuvarlak gövdesinde geometrik ve bitki motifli mozaik çiniler Anadolu Selçuklu çinilerinin ilginç özelliklerini sergiler . Ayrıca caminin son cemaat yerinde beş kitabe mevcut olup , bu kitabelerden mihrabın iki yanında yer alanlar Osmanlıca iki ferman metnidir ve kadınların çalışma düzeni ile ilgilidir . Mihrabın hemen üstündeki kitabe Arapça bir kümbet kitabesidir ve 619/1222 tarihlidir . Dış duvar üzerindeki kitabe ise bir medrese kitabesidir , 1293/1820 tarihlidir . Son cemaat yerinin batı duvarındaki kitabe tamamen okunamamıştır .
Pulur (Gökçedere) Medresesi
Pulur Camii avlusunda bulunmakta olan ve L şeklinde tek katlı bir yapıdır. Ferahşat Bey tarafından yaptırıldığı sanılan Medrese daha sonra Akkoyunlu soyundan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır. Medresenin 1517 yılında bitirildiğisanılmaktadır. Medresenin girişlerinde Farsça beyitler mevcuttur .
Pulur (Gökçedere) Medresesi
Pulur Camii avlusunda bulunmakta olan ve L şeklinde tek katlı bir yapıdır. Ferahşat Bey tarafından yaptırıldığı sanılan Medrese daha sonra Akkoyunlu soyundan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır. Medresenin 1517 yılında bitirildiğisanılmaktadır. Medresenin girişlerinde Farsça beyitler mevcuttur .
Ferahşat Bey Medresesi
Demirözü’nde Ferahşat Bey yapı topluluğunun kuzeydoğu köşesindedir. XVI.yüzyılın başlarında Ferahşat Bey tarafından yaptırılmış, XVIII.yüzyıl sonlarında da Akkoyunlulardan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır.
Osmanlı medrese tiplerinden farklı bir konumda olup, avlu etrafında bir L şeklinde yapılmıştır. Beş bölümden meydana gelen medresenin üzeri toprak düz bir damla örtülüdür. Medresenin bölümleri kademeli yuvarlak kemerli bir niş içerisinde avluya açılmaktadır. Aynı şekilde bu kapıların yanlarında ve medresenin dış duvarlarında da yine yuvarlak nişler içerisinde dikdörtgen kemerli pencereler bulunmaktadır. Avluya açılan kapı ve pencere alınlıklarında Farsça yazılmış kitabeler bulunmaktadır. Medrese odalarının her birisinin içerisinde ocaklar ve nişler bulunmaktadır.
Bedesten (Taşhan)
Bayburt Bedesteni Ulu Cami yakınında ve çarşı içerisindedir. Geçirdiği bir yangın sonucunda kitabeleri yok olduğundan ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
Günümüzde depo olarak kullanılan Bedesten üç bölümden meydana gelmektedir. Yapım malzemesi taş ve tuğladan olup, giriş kapısının tümü taş süslemelidir. Bu nedenle de Evliya Çelebi XVII. Yüzyılı başında Bayburt’u ziyaret ettiğinde bu bedestenden “Gayet, süslü ve zarif” diye söz etmiştir.
Bedestenin ana mekanı kare planlıdır. Ortadaki bir payeden duvarlara uzanan sivri kemerlerle iç mekan dört bölüme ayrılmıştır. her bölümün üzeri de kubbelerle örtülmüştür. Ana mekanın batısında yer alan ikinci bölüm ince uzun dikdörtgen biçimindedir. Üzeri peş peşe sıralanmış kubbe ve tonozlarla örtülmüştür.
Demirözü’nde Ferahşat Bey yapı topluluğunun kuzeydoğu köşesindedir. XVI.yüzyılın başlarında Ferahşat Bey tarafından yaptırılmış, XVIII.yüzyıl sonlarında da Akkoyunlulardan Süleyman Bey tarafından onarılmıştır.
Osmanlı medrese tiplerinden farklı bir konumda olup, avlu etrafında bir L şeklinde yapılmıştır. Beş bölümden meydana gelen medresenin üzeri toprak düz bir damla örtülüdür. Medresenin bölümleri kademeli yuvarlak kemerli bir niş içerisinde avluya açılmaktadır. Aynı şekilde bu kapıların yanlarında ve medresenin dış duvarlarında da yine yuvarlak nişler içerisinde dikdörtgen kemerli pencereler bulunmaktadır. Avluya açılan kapı ve pencere alınlıklarında Farsça yazılmış kitabeler bulunmaktadır. Medrese odalarının her birisinin içerisinde ocaklar ve nişler bulunmaktadır.
Bedesten (Taşhan)
Bayburt Bedesteni Ulu Cami yakınında ve çarşı içerisindedir. Geçirdiği bir yangın sonucunda kitabeleri yok olduğundan ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir.
Günümüzde depo olarak kullanılan Bedesten üç bölümden meydana gelmektedir. Yapım malzemesi taş ve tuğladan olup, giriş kapısının tümü taş süslemelidir. Bu nedenle de Evliya Çelebi XVII. Yüzyılı başında Bayburt’u ziyaret ettiğinde bu bedestenden “Gayet, süslü ve zarif” diye söz etmiştir.
Bedestenin ana mekanı kare planlıdır. Ortadaki bir payeden duvarlara uzanan sivri kemerlerle iç mekan dört bölüme ayrılmıştır. her bölümün üzeri de kubbelerle örtülmüştür. Ana mekanın batısında yer alan ikinci bölüm ince uzun dikdörtgen biçimindedir. Üzeri peş peşe sıralanmış kubbe ve tonozlarla örtülmüştür.
Saat Kulesi
Şehrin merkezinde ki Saat Kulesinin yapımına 30 Ekim 1923 te başlanmış ve 29 Ekim 1924 te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur Köylü Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamıştır. Saat Kulesi 21 m. Uzunluğunda minare görünümünde olup, çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.
Şehrin merkezinde ki Saat Kulesinin yapımına 30 Ekim 1923 te başlanmış ve 29 Ekim 1924 te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur Köylü Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamıştır. Saat Kulesi 21 m. Uzunluğunda minare görünümünde olup, çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.
Pulur (Gökçedere) Ferahşat Bey Camii
Demirözü ilçesine bağlı Pulur (Gökçedere) kasabasında Akkoyunlulardan Korkmaz Beyin oğlu Ferahşat Bey tarafından 1517 M. (923 H.) yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır . Yapı Osmanlı mimarisindeki tek kubbeli cami tipindedir . İki renkli kesme taşlardan özenle yapılmış olan caminin dışardan değişik malzeme kullanımı açısından ilk dikkati çeken yerlerinden birisi tuğladan minaresidir. Ferahşat Bey yapılar topluluğunun cami , medrese , han , hamam , imaret ve konuk evinden oluştuğu bilinmektedir. Günümüzde han , imaret ve konuk evinden hiçbir iz kalmamış olup hamam ise harabe durumdadır .
Demirözü ilçesine bağlı Pulur (Gökçedere) kasabasında Akkoyunlulardan Korkmaz Beyin oğlu Ferahşat Bey tarafından 1517 M. (923 H.) yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır . Yapı Osmanlı mimarisindeki tek kubbeli cami tipindedir . İki renkli kesme taşlardan özenle yapılmış olan caminin dışardan değişik malzeme kullanımı açısından ilk dikkati çeken yerlerinden birisi tuğladan minaresidir. Ferahşat Bey yapılar topluluğunun cami , medrese , han , hamam , imaret ve konuk evinden oluştuğu bilinmektedir. Günümüzde han , imaret ve konuk evinden hiçbir iz kalmamış olup hamam ise harabe durumdadır .
Sünür (Çayıryolu) Kutlu Bey Camii
Akkoyunlular’ın kurucusu Turali Bey oğlu Fahrettin Kutlubey tarafından yaptırılan cami’nin, kapısı üzerindeki kitabeden M.1550 (H.957) yılında onarıldığı anlaşılmaktadır . Caminin minaresi ise M.1676 (H.1087) tarihli bir kitabeye sahiptir . 1548 de İran Şahı Tahmasp ordusu ile bu bölgeye hücum ederek etrafı yağma ettikleri gibi rast geldikleri insanları öldürmüşlerdir, bazı cami ve medreseleri yıkmışlardır . Bu arada Kutlu Bey Camii de tahrip edilmiştir . Cami ayrıca Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1550 yılında) onarım geçirmiştir .
Akkoyunlular’ın kurucusu Turali Bey oğlu Fahrettin Kutlubey tarafından yaptırılan cami’nin, kapısı üzerindeki kitabeden M.1550 (H.957) yılında onarıldığı anlaşılmaktadır . Caminin minaresi ise M.1676 (H.1087) tarihli bir kitabeye sahiptir . 1548 de İran Şahı Tahmasp ordusu ile bu bölgeye hücum ederek etrafı yağma ettikleri gibi rast geldikleri insanları öldürmüşlerdir, bazı cami ve medreseleri yıkmışlardır . Bu arada Kutlu Bey Camii de tahrip edilmiştir . Cami ayrıca Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1550 yılında) onarım geçirmiştir .
Zahit Efendi Camii
Merkez Zahit Mahallesinde bulunan cami 1514-1515 tarihleri arasında bu gün aynı mahalleye ismi verilen Zahit Efendi tarafından yaptırılmıştır . Birkaç kez onarım gören cami ve minaresi orijinal yapısını muhafaza etmektedir . Evliya Çelebi Bayburt’u ziyaretinde bu camiden bahsetmiştir .
Merkez Zahit Mahallesinde bulunan cami 1514-1515 tarihleri arasında bu gün aynı mahalleye ismi verilen Zahit Efendi tarafından yaptırılmıştır . Birkaç kez onarım gören cami ve minaresi orijinal yapısını muhafaza etmektedir . Evliya Çelebi Bayburt’u ziyaretinde bu camiden bahsetmiştir .
Saat Kulesi
Şehrin merkezinde ki Saat Kulesinin yapımına 30 Ekim 1923 te başlanmış ve 29 Ekim 1924 ’te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur Köylü Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamıştır. Saat Kulesi 21 m. Uzunluğunda minare görünümünde olup, çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.
Şehrin merkezinde ki Saat Kulesinin yapımına 30 Ekim 1923 te başlanmış ve 29 Ekim 1924 ’te de bitirilmiştir. Yapımına Tabur Köylü Muhittin Usta başlamış, Rizeli İbrahim Usta da tamamlamıştır. Saat Kulesi 21 m. Uzunluğunda minare görünümünde olup, çokgen kaide üzerinde sekizgen gövdeli olarak yükselmektedir. Ayrıca şerefesi olan kulenin üzeri kubbe ile örtülmüş ve baldaken şeklinde bir köşke benzetilmiştir.
Yorum Gönder