GOOGLE+

Home » » ERZİNCAN

ERZİNCAN

Rate it :




ERZİNCAN:


 TARİHİ


Tarih Öncesi Dönem
M.Ö. 2000’lerden sonraki zamanlarda Hurrilerin Erzincan yöresindeki hakimiyetleri son bulur ve Hayaşlılar yörede hakimiyet kurar.
Hayaşa ve Azzi ilk kez 1400’lü Hitit kaynaklarında zikredilir. Hitit Devleti saldırılara uğradığı sırada, Azzilerde, Hitit vilayeti olan Yukarı Ülke’yi (Sivas) istila eder. Azzilerin güneyinde bulunan Hayaşa’nın, güney bölümünü teşkil eden yerleşme alanlarının içinde bugünkü Suşehri, Kemah-Erzincan-Bayburt girmekteydi.
Hititlerin Erzincan’a kesin hakimiyet tesis ettikleri dönem M.Ö. 1380 yıllarından sonra başlamışsa da, önceki senelerde de Hitit istilalarının olduğu anlaşılmaktadır. 1340 yılında Hayaşlılar Hititlerce ortadan kaldırılırlar. M.Ö. 1200 yıllarına doğru başgösteren “Deniz Kavimleri” nin güçleri ve baskıları sonucunda da Hitit Devleti çökmeye başlar.
URARTULAR DÖNEMİ

Hitit tarihinin bilinmesinde Asur tabletlerinin önemli rolü vardır. M.Ö. XIII. asra ait Asur çivi yazı tabletlerinde “Uruatri” adına rastlanmıştır.
M.Ö. 900 senelerinde kurulan devlet, Urmiye gölünden Erzincan’ın batı kesimlerine, Kafkasyanın güneyi ve Doğu Karadeniz kıyılarından, Suriye kuzeyinde Akdeniz’e kadar uzanan yerler arasında genişleyebilmiştir. Uruatri halkının kurduğu bu devletin başkenti “Tuşpa” (Van) idi.
Bugün için hakkında en çok malumatı alan ilk Urartu Kralı Lutibri’nin oğlu Sardur’dur. Hititlerin yıkılışıyla beraber bütün Anadolu’yu etkileyen M.Ö. 1200 seneleri göçlerinden, Urartu’ların kuruluşuna kadar devam eden çalkantılı dönemden ucuz kurtulanların başında Asurlular vardır. Bu dönemde krallıklarını güçlendiren Asur hükümdarları, işgallerini Urartu’lar ku­rulduktan sonra da devam ettirmiştir.
Asur krallarıindan III. Tiğlatpilasar (745-725) in, Doğu Anadolu’ya kadar uzanan akınları önlenilmeye çalışılmışsa da, II. Sarqon (722-705) un, ta ki Urartu başskentine dek gelip buraları yağmalaması devleti büsbütün sarsmıştır.
Ururtuların kesin olarak tarih sahnesinden silinmelerine sebep olan akıinlar kuzeyden gelen Kimmer ve İskitler tarafından yapılmıştır. Bu kavimlerce siyasi güçleri yok edilen Urartu Devletinin bütün toprakları, Medlerin eline geçmiştir. (M.Ö. 600)
PERSLER DÖNEMİ

Med soyunun elinden yönetimi alan II. Kurus, oniki yıl içerisinde güçlü bir ordu teessüs ederek, hakimiyeti altına aldığı bölgeler üzerinde ilk kez hoşgörülü ve otoriter bir düzen kurar.
547’de, Lidya kralını yenen Kurus’un bölgeleri kolaylıkla fethetmesinin önemli bir sebebide, karşısında yek pare bir kuvvetin olmamasındandır. Tarihi yollar üzerinde teşkilatların kurulmasıda onun zamanında olur.
Erzincan’da dahil olmak üzere, bütün bölge halklarının Pers hakimiyetinde iki yüzyıla ya­kın bir zaman durmalarının başta gelen sebebi, İranlıların kültürel bir baskıda bulunmayıp, ye­rel din ve inançlara karşı töleranslı davranmalarıdır.
Perslerin ikinci ünlü hükümdarı I.Dara (Darius)’nın en büyük özelliği teşkilatçılığıdır. Kendisinden önceki devlet yapılarını incelemiş, ülkesini 23 satraplığa ayırmıştır. Ön Asya’da güçlü bir imparatorluğun tesis bu sayade olmuştur.
İran’a bağlı satraplıklardan bir kısmı zamanla, Dara döneminde kurulan düzeni bozup, bu hükümdardan sonra merkeze karşı kimi aktif, kimi pasif olan direniş göstermişlerdir.Çeşitli kabilelerin Pers İmparatorluğunda çıkarttıkları ayaklanmaya M.Ö.361-359 yılında Erzincan’ıda idaresi altında bulunduran II. Aryaborzan’da katılır. İsyan eden II. Aryoborzan’ı, M.Ö. 337’de başa geçen Dara Kodamonos, onu yener ve öldürür. Bölgeye satrap olarak II. Mi­hirdatı tayin eder. Bölge M.Ö.333’lerde, İskender imparatorluğuna karışır.
ROMALILAR DÖNEMİ

M.Ö.70 tarihinde Roma ordusu, Lukullas komutasında Doğu Anadolu’yu ele geçirmeye başladı. Elazığ yöresindeki Sofen (Hurput) krallığını yıktıktan sonra, Tirgen ordusunu yenilgiye uğrattı (M.Ö.68). Bu arada Pontuslularda Erzincan yörelerinde Roma üstünlüğüne son vermişlerdi.
Roma ordusuylu, Pontus ve Tirgan güçleri arasındaki çatışmalar, Romalıların lehine son bulur. İran ile Bizans arasında sürekli savaşlara sahne olan Erzincan ve yöresi, en son Bizans İmparatoru Heraklius (629) tarafından yenilgiye uğratılan İran’dan geri alınır.
İISLAM DÖNEMİ

Hz. Ebubekir, ülkesindeki karışıklıklar önledikten sonra, Arap İslam orduları çevre sahalara yayılmaya başlamışlardı. İran’lıları Kasidiye’de yenen Araplar 636-639 yılı arasında Doğu Anadoluya geçer.
Hz. Ömer, sadece Bizansla macadele etmek için ayrı bir ordu kurmuştur. Ordunun ba­şında olan Umayr bin Sa’d, Fırat üzerindeki kaleleri ve Kuzey Suriye civarını hükümdarlığı al­tına almıştır.
Hz. Osman zamanında Habib bin Mesleme, Şimsat’ı alır, Kemah üzerine yürür fakat alamaz. Bizans İmparatoru II. Constant 653 yılında Erzurum ve Erzincan üzerine gelir ve Sempad’ı vali tayin eder. Meslemeden sonra Safvan bin Muattal, Kemah Kalesine hucüm ederek, geçici başarı sağlar. Sonra kale yeniden Rumların eline geçer.
Halife Me’mun (786-833) zamanında Abdullah Bin Tahir, Kemah kalesini ele geçirir.
Muaviye döneminde, Kuzey illeri fütühatına ağırlık verilmiş, İslam orduları Afganistan’a yayılırken, Bizanslılarla olan macadeleler için “Cihat Sistemi”kurulmuştur.
VII. asrın ilk yarısının sonlarından itibaren aralıksız İslam akınları ve aralıklı hakimiyetleri olmuştur.
755 yılında Erzincan, Erzurum’a kadar, Bizanslılar tarafından alınmıştır. 777’de Maraş ve Amik ovasına kadar ilerleyen Bizanslılar, 778’de Hasan bin Kahtebe tarafından yenilmiştir.
Harun Reşid halifeliği döneminde (789-809) Bizans ve Hazarlarla kıyasıya macadele etmiş, Toros ve Doğu Toros dağ zincirine paralel olarak Tarsus (Çukurova) Malatya, Erzincan’a kadar varan bir hat çekilmiştir. Batı kesimler Bizanslılara aitti.
İmparator VI. Leon (913-959) döneminde uzun süreli Arap Bizans macadeleleri olmuştur. X. asır kaynaklarında tarif edilen Bizans-Arap sınırı, Malatya-Sumaysat (Şimşat) arasında uzanıyor ve Kemah’la Zibatra, Bizans arasında gösteriyor.
X. asrıin 2. yarısında, Doğgu Anadolu’ya Oğuz Türklerinin göçü başlamıştır.
TÜRKLER DÖNEMİ
1048’de Pasinler/Hasankale’de yapılan ilk ciddi Türk-Bizans muharebesinde, Türkler galip gelir. Erzurum havalisi üzerinden ilerleyen bir kısım Türk akıncıları Erzincan’ın doğu havalisine girer. Türklerle Bizanslılar, Pasinler savaşından sonra barış yaptıklarından, 4-5 yıl Anadolu Türk fetihleri durgunluk yaşadı.
1054 yılında Tuğrul Bey, yeniden Doğu Anadolu yakasına geldi. Tercan ve Erzincan yöresi Türk Akıncılarının kontrolündeydi. Daha sonra da Kemah havalisini hakimiyetine aldı. Erzincan, 1057’de, kesinlikle Türk akıncılarının uğradığı ve yarı hakimiyet kurdukları bir merkezdi.
13 Mart 1071’de Romanos Dioqenes ile yapılan Malazgirt Türk Zaferinden sonra yapılan andlaşmanın, Bizans tarafından reddi üzerine Alparslan; Kutalmış oğlu Süleyman ve diğer komutanlara, Anodolu’nun fethedilme serbestisini verir.

TARİHİ YERLER

Altıntepe


Şehir merkezine 15 km. uzaklıkta, Erzincan-Erzurum karayolunun 100 m. kuzeyinde yer almaktadır. Günümüze kadar ulaşabilmiş en sağlam Urartu şehirlerinden birisidir. 1959 yılında yapılan bilimsel kazı ve araştırmalarda iç içe iki kale duvarı ile korunan tapınak – saray kompleksi, mezarlar, konutlar ve çok sayıda arkeolojik eserler ortaya çıkarılmıştır.
Höyükte bulunan ve MÖ. 8. yüzyıla ait eserler arasında, fildişi ve madeni eşyalar, miğfer ve kalkanlar, seramikler ve duvar resimleri bulunmaktadır. Çivi yazılı tunç eşyada, kral adları bulunmuştur. Urartu sanatının parlak dönemine ait yüksek düzeyli eserler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir. Altıntepe buluntularında tanrı, insan, hayvan figür ve motifleri önemli yer tutmaktadır. Altıntepe kalıntıları, tapınak-saray kompleksi, sütunlu kabul salonu, açık hava tapınağı, üç adet mezar ve depo binasından oluşmaktadır.

KALELER

Kemah Kalesi


Anadolu’nun en eski ve tabii kalelerinden biri olan Kemah Kalesinin kuruluşu, Hitit-Urartu dönemine kadar uzanmaktadır. Sarp kayalar üzerinde kurulu olan Kalenin, iç içe iki yapısı olup, çevresi surlarla çevrilidir.
Erzincan, Kemah İlçesinde bulunan Kemah Kalesi, Kemah Boğazına bakan kayalık bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Bu kalenin ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak aydınlatılamamıştır. Ulaşımı son derece güç olan bu kaleyi, çevreye hakim olabilmek için almaya çalışmışlardır.
Eski dönemlerde bu kaleye “Gayri Kaabil-i Teshir (alınamaz)” gözü ile bakılmıştır. Kaleye Ani, Brana, Gamahha ve Berberi Zemin Kalesi isimleri verilmiştir. Kalede Arşak krallarının ismi geçmesinden ötürü Hititler zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Ancak bu iddialar da kesinlik kazanamamıştır. Kemah Kalesinin bugünkü kalıntıları Orta Çağdan kalmıştır. Yörenin XI.yüzyılda Selçuklulardan Mengücek Bey tarafından ele geçirilmesi ile birlikte kale de onların eline geçmiştir.
Bugünkü durumuyla kale burçları ve duvarları büyük blok taşlardan yapılmış beş köşeli bir yapıdır. Kale 700.000-800.000 m.lik bir alana yayılmıştır. Bu kadar geniş bir alan içerisindeki kaleyi keskin uçurumlar ayrıca doğal bir konuma getirmiştir. Ayrıca Fırat Nehri’nin kuzey-batısındaki Tanasur Çayı da onları tamamlamıştır. Kaleyi kuzey ve batıdan çevreleyen dağlık alan da adeta ikinci bir sur konumundadır. Yavuz Sultan Selim l515’de burasını ele geçirdikten sonra yeni bir burç daha kaleye eklenmiştir. Kalenin en ilginç yönü güneye bakan yönündeki üç katlı demirden yapılmış kapısıdır. Ayrıca yontma kesme taşlardan yapılmış Kral Kızı Kulesi de üzerinde durulacak bir eserdir. Kapının bulunduğu alanda ikinci bir sur bulunmakta olup bunlar meyilli bir şekilde aşağıya doğru inmektedir. Kalenin doğusunda Fırat Nehri’ne inen tüneller bulunmaktadır. Ancak bunlar günümüze harap ve özelliğini yitirmiş olarak gelebilmişlerdir. İç kalede Osmanlı döneminde bir mahalle kurulmuş, burada 60 ev yapılmıştır. Buna bir de mescit eklenmiş, günümüze yalnızca 3 m. yüksekliğinde minare kalıntısı ile bazı evlerin temel kalıntıları gelebilmiştir. Kaleyi ikiye ayıran iç surun kalıntıları dikkati çekmektedir.

Pekeriç Kalesi


Erzincan’ın Tercan ilçesi Çadırkaya beldesinde bulunan Pekeriç kalesi, yaklaşık 100 m. yüksekliğinde doğal bir kayadan meydana gelmiştir. Kayaların oyulması ile odalar, merdivenler ve sarnıçlar yapılmıştır. Kaleye ait surlardan günümüze çok az kalıntı gelebilmiştir. Ancak günümüze gelebilen kalıntılar kalenin tarihi konusunda aydınlatıcı bir bilgi veremediğinden ötürü tarihleme yapılamamaktadır.

Gözetleme Kulesi

Erzincan Kemah ilçesinde, Fırat Nehri’nin solundaki dik bir kayalığın ucunda bulunan bu kule, gözetleme kulesi olarak yapılmıştır. Aynı zamanda bu kulenin yanındaki karayolu yapılmadan önce buradaki yoldan geçenlerden Bac (geçiş ücreti) alındığı yer olarak da nitelendirilmiştir. Kitabesi bulunmayan bu kulenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Mimari üslubundan kulenin XII.-XIII. Yüzyıllarda, Selçuklular döneminden kaldığı sanılmaktadır.
Kule sekizgen planlı olup, kesme taştan iki katlıdır. Birinci katın üzerinde rölyefli kalın bir silme bulunmaktadır. Kuzey yönünde silmelerle çevrili olan kule kapısı sivri kemerlidir. Kulenin ikinci katında biri güneydeki Kemah’a ve yola, diğeri de batıda Fırat’a yönelik iki penceresi bulunmaktadır.
Gözetleme kulesi oldukça sade bir yapıdır ve geç devirlerde de onarılmıştır.

TÜRBE VE KÜLLİYELER

Terzi Baba Türbesi


Asıl adı Muhammed Vehbi olan Terzibaba, 1779-1848 yıllarında yaşamıştır. Mesleği terzilik olduğundan, “Terzibaba” adıyla anılmıştır. Tasavvufi konuları içeren “Kenzil Fütuh” adlı bir eserleri mevcuttur. Beldenin manevi mimarı Terzibaba’nın mezarı, kendi adıyla anılan şehir mezarlığının içindedir. Kutsal bir manevi kişiliğe sahip olan Terzibaba’nın türbesi, halk tarafından ziyaret edilmektedir.

KİLİSELER

Taşdibi Kilisesi


Erzincan Kemah ilçesinin kuzeyinde, Karasu’nun kıyısında bulunan kayalıklar üzerinde, kayaların oyulması ile yapılmıştır. Bu yöredeki kiliselerin en eskilerinden biri olup, Hıristiyanlığın ilk yayıldığı döneme tarihlendirilmektedir.
Kilisenin bulunduğu mağaranın ön kısmına taşların oyulması ile yarım bir kubbe yapılmış ve buna eklenen bölümlerle de bir bütünlük kazandırılmıştır. Orta Çağ’ın sonlarına doğru yıkılmış olan bu kilise Ermeniler tarafından onarılmıştır.
Günümüzde harap bir durumda olan ancak, duvarları hala sağlam olan duvarlarında Hz.İsa, Hz.İsa ve Aziz Yuhannes’in freskleri görülmektedir.

KERVANSARAY VE KÖPRÜLER

Mama Hatun Kervansarayı


Erzincan Tercan ilçesinde Mama Hatun Kümbetinden 30 m.uzağında Mama Hatun Kervansarayı bulunmaktadır. Kervansaray XII.yüzyılın sonları veya XIII.yüzyılın başlarında yapılmıştır.
Osmanlı döneminde yapılmış han plan tipindedir. Kervansarayın mimarı bilinmemekle beraber kümbeti yapan Ahlatlı Ebu’n-Nema bin Mufaddalı’ın eseri olması kuvvetle muhtemeldir. Bunun de nedeni değişik zamanlarda yapılan onarımlarda orijinal özelliğini yitirmiş oluşudur.

Kötür Köprüsü


Erzincan il merkezinde Fırat Nehri’ne akan Karasu üzerinde yapılmıştır.
Köprünün ne zaman yapıldığı bilinmemekle beraber yapı üslubundan Osmanlı dönemi köprüleri arasında kaynaklarda ismi geçmektedir. Bununla beraber köprünün Selçuklu dönemi sonlarında yapılmış olması da ihtimal dahilindedir.
Kaba yontma taştan yapılan köprünün kemer ayaklarının yuvarlak olduğu günümüze ulaşan kalıntılarından anlaşılmaktadır. Yedi yuvarlak kemerli olan köprünün yalnızca bir bölümü dışında günümüze kemer ayakları gelebilmiştir. Köprünün üstü tamamen yıkılmıştır.
Share this article :

Yorum Gönder

 
TOP
©. TÜRKİYE -
-